@venenum_est Profile picture

Can S.

@venenum_est

damağındaki sıyrık

Similar User
karkalaki photo

@karkalaki

Yolda Projesi photo

@yoldaprojesi

Dharma Institute photo

@dharmainstitut

Ufuk S. Yüksel photo

@enjolrasx

Beat & Rock photo

@beatverock

Ad Astra photo

@adastraanet

grigece° photo

@onthestreet___

Samet Emren photo

@sametemren

Berkay Kırmızıkan photo

@ValhallaKuzgunu

Gaia photo

@gaia_ert

Güneycan D. photo

@aliennotinspace

melian photo

@melianearth

obscuritatem advoco amplectere me photo

@kudayintulpari

extimité photo

@extimete

Kişisel Manifesto photo

@dogukxnbasxr

Pinned

Arayış seni yalnızlaştırıyor. Çünkü cevaplar hep aynı. Aykırı bir zihnin varsa, orası tek kişiliktir.


Bazı hisler ve bazı insanlar birbirlerinden kopamazlar çünkü birbirlerine olan bağları, hiçbir şeye bağlanamıyor oluşlarıdır.


Herakleitos “kendimi aradım” der, Albrecht Dürer ise “kendimi yarattım” diye yazmıştı bir tablosunun üzerine. Aradığın şeyi bulamadığında, onu yaratmak zorunda kalırsın.


Arada kalmışlığın bir tanımı olarak: “Sonra arkamı döndüm. Geride bıraktığım ne varsa; tekrar dönemeyeceğim, dönersem geleceğe bir daha yetişemeyeceğim kadar uzakta.”


Zamanın yavaşladığını hissettiğinde, ruhun tam tersine hızlanmaya başlar. Ruhu bedenine sığmayalar için bir kaçma şekildir, göz göze gelmek.


Bir şeyi yeterince sevmen yetmez bazen. Sadece onu sevmen gerekir, başka hiçbir şeyi sevmeden. Bazı tutkular tek olmazsa hiç olurlar.


Eski bir şarkısın, tadı silinmiş bir şarapsın, hiç dinlenmemiş bir hikayesin, hiç hatırlanmamış bir hissin ama unutuluşun hep hatırlanmış.


Bir Pessoa deyimi: “uzaklıklar eski denizlerin hafızasıdır.” Aramıza girsin istemem.


İçinin sıkıldığı zamanlarda kendi içinde biraz yürümeyi severdin. Ama artık içindeki yol da uçurumun kenarı. Tedirginliğin bundan.


Ait olunan yer kavramı olarak; ışıklar aniden kapandığında, karanlıkta elini ilk attığın yerdedir, ilk tutunduğundur. Evin yolunu şaşırdığında, evden önce aradığın yerdir.


Anlaştığımız konular var ama birbirimizle anlaşamıyoruz.


İnsanın en zayıf parçası alıştıklarıdır. Acının da uyumun da en yoğununu tatmış olan, bir dahakine alıştığı kadarının daha azını umursamaz.


Ben gelemem böyle soğukluğa, hissizliğe. Benim kanunlarımda içtenlikten payını almamış hiçbir hareket, bir eylem yaratmaz.


Durgun insanların bir portresi olarak: Hiç canı yanmamış birisiyle yanıp da dinmiş birisi aynı değildir. Ruhunda hep bir izi kalır. Bazı izler insanı durgunlaştırır.


Biliyorum tatsız bir yaşam biçimi bu. Ama ağzından tadı silinmeyen bazı hislerin var. Hırçın fikirlerin var. Yerli yersiz mutlulukların var. Nedense gerisi seni hiç ilgilendirmiyor.


“Eğer gerçekten birini sevmek istiyorsan açıkçası biraz kaçması gerekir. Çünkü bizce sevgi bir olanaksızlık, bir umutsuzluk ilişkisi olduğu sürece bir anlam taşır.”


On binlerce tanrının arasında en akla yatkın olanını sende buldum.


Seni götürebildiğim en ileriye götüreceğim, tek başına daha da ilerisine gidebilesin diye. Bu, sıradan bir günde rastgele karşılaşabileceğin bir his değil.


Öylece gözlerini dikmek baktığın yerden bağımsızdır bazen. Bana baktığında, beni görmeni dilerdim.


Kendin dışında bir şeyleri sorgularsan hayatı kaçırırsın. Kendini fazla sorgularsan da kendini kaçırırsın. Kendi elinden tutup bırakmadığın geceler oldu, kapıdan çıkıp gitmesin diye. Ve bazen bunu başaramadın.


Tüm ulaştıkların hep farklıymış gibi görünen ama aynı cevaplardı. Bu yüzden artık soruları umursamıyorsun. Ve bir yerden sonra bir şeylerin ne olduğuyla değil, ne hissettirdiğiyle ilgileniyorsun.


Loading...

Something went wrong.


Something went wrong.